Greyfurt (pomelo), o zamanlar bugünkü durumundan daha hareketli olan Orta Asya’ya seyahatine karar vermeden evvel, Hint Okyasunu’nda bir süre beklemiştir. Greyfurdun Fransızca’sı pamplemousse’dur ve bu isim Fransa’da ancak 17. yüzyılın sonlarında bilinmeye başlanmıştır. Kelime, kahveyi Batı’ya tanıtanlardan biriyle ilişkisi olan ve kendisi de Académie des Sciences’in kurucularından biri olan gezgin Melchisédech Thévenot tarafından bahsedilmiştir. 1681’de yayınlanan Recueils de voyages adlı eserinde pompelmoustan söz eder. Bu kelime Almanca’daki pempelmoesin Fransızca versiyonudur ve Hint Okyanusu’nun kuzeydoğusuna sahip Alman anlamına gelir. Fakat günümüzde greyfurt olarak bilinen ve daha çok çağdaş Yunanistan’da yetişen pomelonun gelişmiş versiyonu, II. Dünya Savaşı sonrası Amerikalılar tarafından bir kahvaltı meyvesi olarak moda haline getirilene kadar Avrupalılar için pek tanıdık bir meyve değildi. 1800’lere doğru, “altıntop (shaddock)” denen bir meyve Amerika’ya geldi. Bu meyveler sadece pomelo ya da greyfurttu. Ancak, meyvelerin onlara bu ismi veren deniz kaptanı tarafıdan Fiji adalarında keşfedildiği iddia edildi. Gerçekten de Fiji’de yetişiyorlardı; ama neredeyse 150 yıldır unutulmuşlardı. Meyvelerin diğer bir anavatanı olan Batı Hint Adaları çok yakın zamanda öne sürülmekte; bazı insanlar Batı Hint ağaçlarının, şimdilerde yabanileşmiş ağaçların işlenmiş hallerinin soyundan geldiğini düşünüyor. Ne olursa olsun, Napolyon Avrupa’yı istila ederken, altıntoplar kökenleri Pinella Country’den Florida’ya akın ediyordu. Hayat nadiren düz bir çizgide ilerlediği için, ismini önce pomeloya, sonra, meyveleri tatlandırmak için portakal poleniyle melezleştirdikten sonra, greyfurta dönüştürdüler.
|